Zekât İle İlgili Hadisler Zekât, İslam'ın temel ibadetlerinden biridir ve Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde geniş bir şekilde ele alınmıştır. Kütüb-i Sitte'den olan Sahih Buhari'de zekâtın farziyeti, hikmeti, bereketi, günahı ve şartları hakkında birçok hadis bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), insanlar arasında iyiliğin ve cömertliğin yayılmasını teşvik eden sadakanın sıkça verilmesini buyurmuş ve cimrilik ile mal yığma hırsının kötülüğünden sakındırmıştır. İbni Abbas (r.a)'dan Rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v), Yemen halkına vali olarak gönderdiği kişiye şöyle talimat vermiştir: "Onları Allah'tan başka tapacak ilahları olmadığına ve benim Allah'ın elçisi olduğuma dair inanmaya çağır; eğer inanırlarsa Allah'ın her gün beş vakit namazı farz kıldığını onlara bildir. Bunu da yerine getirirlerse, Allah'ın onlara, zenginlerin mallarından alınacak ve yoksullara dağıtılacak zekâtı farz kıldığını bildir." Ebu Hureyre'den Rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki:
Ebu Said (r.a.)'dan Rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki: "Gümüşün, iki yüz dirhemine (641,5 gram) aşağısına, adedi beşten, yaşı üçten aşağı olan develere, beş vesaktan, yani toprak mahsullerinden buğday, arpa, kuru üzüm, hurma vs. 'de beş ölçekten aşağısına zekât yoktur." Enes (r.a)'dan Rivayetle Ali İmran Suresi 20. Ayet: "Sevdiğiniz kıymetli mallarınızdan sadaka ve zekât vermedikçe katiyen iyiliğe ulaşamazsınız. Ne verirseniz elbet Allah onu çok iyi bilir." Ayeti nazil olduğunda sahabelerden Ebu Talha ayağa kalkıp: "Ey Allah'ın elçisi! Benim en kıymetli malım içinde bostan kuyusu bulunan Beyruha adlı bahçemi, emrinize bırakıyorum, Allah nasıl emrederse öyle yap" deyince; Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Bak hele, o karlı maldır, o karlı maldır. Söylediğini kabul ettim; ben isterim onları akrabalarına vakfet (Onlar faydalansınlar)." diye buyurdu. Abdullah İbni Ömer (r.a)'dan Rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki: "Yağmur, pınar ve sel suyu ile yetiştirilen mahsule onda bir, hayvan-dolap ile sulanan mahsulden yirmide bir zekât gerekir." |
Ilgaz
10 Ağustos 2024 CumartesiZekât ile ilgili hadisleri okuduğumda, bu ibadetin ne kadar derin bir anlam taşıdığını bir kez daha anlıyorum. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) zekâtın farz olduğunu belirtmesi ve bunu namaz ile birlikte anması, bu ibadetin İslam’daki önemini gösteriyor. Zekât vermenin sadece maddi bir yükümlülük değil, aynı zamanda ruhsal bir arınma ve toplumsal dayanışma olduğunu düşünüyorum. İbni Abbas (r.a)’dan gelen rivayetlerde, yoksullara yardım etmenin ve malın paylaşılmasının teşvik edilmesi beni etkiliyor. Ayrıca, Ebu Hureyre'den gelen hadislerdeki uyarılar, zekât vermeyenlerin ahirette karşılaşacağı durumlar düşündürücü. Bu noktada, malın geçici bir emanet olduğu gerçeğini unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Ebu Said (r.a.)’dan rivayet edilen hadiste gümüş ve toprak mahsulleri ile ilgili zekât miktarlarının belirtilmesi, bu konuda ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. Ayrıca, Enes (r.a)’dan gelen ayet ile Ebu Talha’nın örneği, zekât vermenin sadece mal ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda bir niyet ve samimiyet meselesi olduğunu anlıyorum. Son olarak, Abdullah İbni Ömer (r.a)’dan gelen hadisler, tarımsal ürünler için zekât oranlarının belirlenmesiyle bu ibadetin sistematik bir şekilde nasıl yapıldığını gösteriyor. Bütün bu bilgiler ışığında, zekât vermenin toplumsal adaletin sağlanmasında ne kadar önemli bir rol oynadığını düşünüyorum; bu yüzden her Müslümanın bu sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum.
Cevap yazAdmin
10 Ağustos 2024 CumartesiZekâtın Önemi
Ilgaz, zekâtın İslam’daki derin anlamını vurguladığın için teşekkür ederim. Gerçekten de, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) zekâtı namazla birlikte anması, bu ibadetin ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Zekât, sadece maddi bir yükümlülük değil, aynı zamanda ruhsal bir arınma ve toplumsal dayanışmanın temel taşlarından biridir.
Toplumsal Dayanışma
Yoksullara yardım etmenin ve malın paylaşılmasının teşvik edilmesi, toplum içindeki dayanışmanın güçlenmesini sağlıyor. Zekât vermeyenlerin ahirette karşılaşacakları durumlar ise, bu ibadetin ciddiyetini gözler önüne seriyor. Malın geçici bir emanet olduğunu unutmamak, bize bu sorumluluğu yerine getirirken bir sorumluluk bilinci kazandırıyor.
İlmi ve Dikkatli Olmak
Zekât miktarlarının belirlenmesi, bu konuda ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. Zekât vermek, sadece mal ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda niyet ve samimiyet meselesidir. Bu yönüyle, zekât, kişisel bir sorumluluğun ötesinde, toplumsal adaletin sağlanmasında da kritik bir rol oynamaktadır.
Sistematik Yaklaşım
Tarımsal ürünler için belirlenen zekât oranları, ibadetin sistematik bir şekilde nasıl yapıldığını gösteriyor. Tüm bu bilgiler ışığında, zekât vermenin toplumsal adaletin sağlanmasındaki önemini bir kez daha anlıyoruz. Her Müslümanın bu sorumluluğu yerine getirmesi gerektiği düşüncesi, sosyal adaletin sağlanmasında büyük bir katkı sağlayacaktır.