Kimler Zekât Verir Zekât, İslam dininde mali bir ibadet olup belirli şartları taşıyan Müslümanların vermesi gereken bir yükümlülüktür. Zekât vermesi gereken kişiler ve zekâtın kimlere verilemeyeceği hususları İslam hukukunda detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Zekât Veremeyecekler
Zekât Verilebilecek Akrabalar
Fakir olmak şartıyla, bu kişilere zekât verilmesi uygundur. Durumları çok kötü olan yakın akrabaya zekât vermek daha büyük sevap olarak kabul edilir. Zekât Verilemeyecek Diğer Durumlar
İddet beklemekte olan boşanmış eşe zekât verilmesi uygun değildir, çünkü bu durumda verilen zekâtın yararı, az da olsa, kişiye geri dönebilir. Oysaki zekâtın yararının tamamen başkasına ait olması gerekmektedir. Zekât Verilebilecek Kişiler
Hayır işlerine zekât verilemezse de, zekât alan bir fakir kişi, aldığı parayı yol, cami, köprü ve çeşme gibi hayır işlerinde kullanabilir. Bu durumda zekât veren de, zekâtı alıp harcayan da sevap kazanır. Zekâtın Şekli ve Kullanımı Verilen zekât bir fakire verildikten sonra, o fakir de kendi rızasıyla, herhangi bir baskı olmadan parayı kuruma ya da vakfa hediye edebilir. Bu durumda kurumda yer alan talebelerin ya da kurumun ihtiyaçlarında kullanılabilir. Nisab miktarı bir mala sahip olan kişiye zekât düşmez, çünkü bu kimse zengin olarak kabul edilir. İhtiyaçtan fazla malın ticaret eşyası, nakit para gibi değeri yükselen bir mal ya da ev ve ev eşyası gibi artmayan bir mal olması önemli değildir. Diğer Hususlar Bir kimse zekâtını, zengin bir erkeğin küçük çocuğuna veremez. Çocuk, babasının sahip olduğu mal sayesinde zengin sayılır. Fakat zengin olan bir kadının fakir ve bakıma muhtaç olan ve babası Müslüman olan çocuğuna zekât verilebilir. Çocuğun nesebi, baba tarafından sabittir; annesinin serveti ile zengin varsayılmaz. Yine bir kimse zekâtını, zengin bir adamın fakir ve Müslüman olan babasına ya da zengin olan bir adamın fakir ve Müslüman olan büyük çocuğuna ya da o kişinin fakir ve Müslüman olan eşine verebilir. Bu kişiler, birbirlerinin serveti ile zengin sayılmazlar. Verilen bir zekât, fakirce ya da fakir çocuğun ve çocuğun velisi veya velisince alınmadıkça tamamlanmış sayılmaz. Fakir olan bir yaşlının ya da paranın değerini bilip kanmayacak bir yaştaki çocuğun zekâtı alması yeterlidir. Haşim Oğulları ve bunların istemediklerine zekât düşmeyeceği gibi, öşür, adak, keffaret gibi diğer sadakalar da verilemez. Zekât ve bunun cinsi gibi şeyler, insanların yıkantısı sayılır. Haşim oğullarının şeref ve kıymeti kabul ettiği günden beridir. Bu yerlerde ancak bir ikram ve hediye biçimi ile sadaka verilebilir. Haşim Oğulları ve Seyyidler Haşim Oğullarından maksat; Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin amcası Hazret-i Abbas ile Hazreti Haris'in evlat ve torunları ve Hazreti Ali ile kardeşleri Hazreti Akil ve Hazreti Cafer'in (Radıyallahu Anhüm) neslinden olanlardır. Bu kişilerin, ihtiyaçlarına göre, Hazîne'nin ganimetler kısmından payları vardır. Bu paylarını almadıkları durumda, ihtiyaçtan kurtulmaları için kendilerine zekât verilebileceğini söyleyen fıkıh alimleri de vardır. Peygamber efendimizin soyundan olan seyyidlere ve şeriflere önceden zekât düşmezdi. Günümüzde ise bu kişilere de zekât düşer. |
Nil
04 Ağustos 2024 PazarZekâtı kime vereceğim konusunda kafam çok karıştı. Anne, baba, dede gibi yakın akrabalarıma veremiyorum, ama gelin ya da kardeş gibi akrabalarıma verebiliyorum. Bu ayrımı nasıl daha iyi anlayabilirim? Ayrıca, iddet bekleyen boşanmış eşe neden zekât verilmiyor, ne gibi bir geri dönüş olabilir? Yardımcı olabilir misiniz?
Cevap yazAdmin
04 Ağustos 2024 PazarMerhaba Nil,
Zekâtın Verileceği Kişiler konusunda kafanın karışması oldukça doğal. Zekât, ihtiyaç sahibi olan kişilere verilmesi gereken bir ibadet olduğu için, öncelikle ihtiyaç durumu önemlidir. Yakın akrabalarına, özellikle de ana ve baba gibi bakıma muhtaç olanlara zekât verilmesi uygun değildir. Ancak, kardeş veya gelin gibi akrabalara zekât verebilirsin; çünkü onların maddi durumu zor durumdaysa, bu ihtiyaçlarını karşılamak için zekât vermek caizdir.
İddet Bekleyen Boşanmış Eş konusuna gelince, boşanmış eşlerin zekât alması genellikle caiz olmamakla birlikte, bu durumun arkasında dini ve sosyal birkaç sebep yatmaktadır. İddet süresi, boşanmış kadının bazı hakları olduğu bir dönemdir ve bu süreçte kendi nafakalarını temin etme sorumluluğu vardır. Zekât ise genellikle sıkıntı içinde olan ve maddi desteğe ihtiyaç duyanlar içindir. İddet bekleyen bir boşanmış kadının durumu, geçici bir süreyle sınırlı olduğu için zekât almak yerine, özel bir destek mekanizması (nafaka gibi) üzerinden geçimini sağlaması beklenir.
Bu konularla ilgili daha fazla bilgi almak istersen, bir din adamına veya konuyla ilgili uzmana danışmanı öneririm. Umarım bu bilgiler kafanı biraz olsun aydınlatır.
Selamlar!