{ "title": "Zekat Vermek", "image": "https://www.zekat.gen.tr/images/zekat-vermek.jpg", "date": "19.01.2024 13:00:14", "author": "betül kızılkaya", "article": [ { "article": "Zekât vermek, Zekât malımızın belli bir miktarda Allah rızası için, bazı Müslümanlara verilmesidir. Allah'a kulluk görevlerinden bitanesidir. Zekar vermenin anlamını açarsak, dinimize göre zengin olan Müslüman kimselerin seneden seneye parasının ve malının kırkta birini ihtiyaç sahibi Müslümanlara vermesidir. Zekâtın dinimuzdeki yeri çok büyüktür ve bundan dolayı Yüce Allah'ın Peygamber Efendimize gönderdiği kitabımız Kur'an'ı Kerim'in otuz yedi yerinde geçmektedir. Ayrıca İslam'ın beş şartından dördüncüsü zekât vermektir.

Zekât vermek her Müslüman'ın üstüne farzdır. Peygamberimizin hicret ettikten iki yıl sonra ramazan ayının başlarında bizlere farz kılınmıştır.

Zekât verecek Müslüman kimselerin zengin olması gerekiyor. Bu zenginlik kavramı dinimizde açıklık bulmuştur. Temel ihtiyaçları ve borçlarından başka veta bir veya daha fazla malı ya da parası bulunmasıdır. Örneğin iki evi olan bir kimse zekât vermelidir. Zekât konusunda önemli kıstasların biri de o mal üzerinde tam mülkiyet olması şarttır. Üzerinde mehri olan kadın, mehr bedeli elinde olmadığı sürece zekât vermeye yükümlü değildir. Başka bir örnek vermek gerekirse rehin malı olan zengin bir Müslüman o malın Zekâtından sorumlu değildir. Ancak para verip bir eşya ya da mal aldık. Aldığınız o esya ya da malın Zekâtını vermek zorundayız.

Zekât sadaka gibi gizli değil, açık alenen verilmesi daha makbuldür. Çünkü zekâtin açık verilmesi özendirici ve iyi bir örnek olarak gözükeceği dinimizce düşünülmüştür.

Zekât ibadettir ve bu ibadet geciktirilmeden yapılması daha efdaldir. Yani bir yıl içinde kazandığınız mal ve paraların zekâtı ihtiyaç sahibi Müslümanların hakkıdır ve hak sahibine teslim edilmelidir.

Zekât vermek birçok hikmeti ve fazileti içinde bulundurur. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Mallarınızı Zekât la koruyunuz, hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz, bela dalgalarını da dua ve yalvarışla karşılayınız” Anlayacağınız üzere zekât sadece bir ibadet olmayıp kendi sağlığımızın, malımızın bir nevi sigortasınıda yaptırmış oluyoruz. Zekât malımızın daha çok bereketli kılınıp, çoğalmasına imkân verir. Sadece malımızın değil canımızın, sağlık ve afiyetimizin şükrünü de zekât sayesinde yapmış oluruz. Kalbimizi yumuşatarak cimrilik hastalığından uzak tutar. Merhamet ve şefkat hislerimize dokunarak geliştirir. Bir tek kendimizin değil ihtiyaç sahibi Müslümanlarında kalbine inen kıskançlık ve hasetlik duygularını körelterek toplumda anlayış bilincini yerleştirir. Yani zekât bize verilmiş olan manevî bir ilaçtır. Bu manevi ilaci senede bir defa kullanacağız.

Zekâtın farkında olmadan sosyal refah düzeyinide yükseltir. İhtiyaç sahibi Müslümanları korup kollayan ve onlara zekâtını veren zengin, toplumda itibar kazanacak, ihtiyaç sahibi Müslüman ise dertlerine bir nebze olsun çare bulacak böylece işleri kolaylaşacaktır.
" } ] }