{ "title": "Kuranda Zekat", "image": "https://www.zekat.gen.tr/images/kuranda-zekat.jpg", "date": "19.01.2024 04:09:44", "author": "ismail veske", "article": [ { "article": "Kuranda Zekât, Kuran'da sahip olunan malların ve maddi olan her şeyin Allah yolunda verilmesine zekât, sadaka, infak gibi cümlelerle, kimi zamanda yoksulu yedirin gibi ifadelerle ya da mallarla Allah yolunda mücadele etmek şeklindeki ifadelerle anlatılır. Kuran'da oldukça fazla ayette anlatılan bu ibadet, dinimize göre en önemli vazifelerimizden biridir. Kuran'daki birden fazla ayette mallarımızdan fedakârlık anlatılmıştır. Ancak hiçbir ayette Kuran'a göre zekâtın miktarı 1/40'dır biçiminde bir ifade yer almaz.

Kuran'da birden fazla ayette yer alan bu konuda, eğer 1/40 şeklinde bir ölçü lazım olsaydı, şüphesiz Allah bunu kitabında yer verir ve bizi yalanlarla içerikli başka kitaplara yönlendirmezdi. 1/40 biçiminde ölçü oluşturan mezheplerin bu ölçüsü, halkın birçok kısmı tarafından dinin ölçüsü zannedilmektedir. Oysa bu ölçün Kuran'da yer almadığı gibi, mezheplerin tek ölçüsü de değildir. Mezhepler altın, gümüş para gibi değerlerin miktarını 1/40 olarak görmüşlerdir.

Mezheplere göre devenin zekâtının ölçüsü, koyunun zekâtının ölçüsü gibi ölçülerin hepsi birbirinden değişiktir. Tarladaki ürünün zekâtı 1/10'dur. Eğer suyu taşıma şekli ile tarlanıza taşıyorsanız bu ölçü 1/20'ye geriler. Yani Kuran'da olmayan birçok farklı ölçü zekâtta geçerlidir. Üstelik bu ölçülerin bir anlamı yoktur. Niye çiftçilik yapan biri mahsulünün 1/10'unu verecekken, altını, gümüşe sahip olan biri 1/40'ı gibi bir rakamla çiftçilerin dörtte birini versin.

Çiftçilerin tüccarlardan daha mı iyidir ya da çiftçilik tüccarlıktan çok daha avantajlı bir meslek midir? Deveye sahip olanlarla, koyuna sahip olanların verdiği zekâtın miktarı neye göre farklı? Kuran'da olmayan ölçüleri sallayanların, salladıklarında bir akıl ve bir basiret görülmemektedir. Allah, Kuran'la yetinmemenin sonucunun bu konuda da felaket olduğunu göstermektedir.

Kuran'da bulunan infak cümlesinin Türkçe anlamı “harcamak, sahip olunan mallardan vermektir. Kuran'da yer alan bu cümle Türkçedeki harcama cümlesi gibi hem Allah yolunda harcamayı hem de başka harcamaları ifade edebilir. Çoğunlukla Allah yolunda harcamayı ifade etmek için kullanılmış olan bu cümle, Allah yolundan alıkoymak için oluşan harcamalar için de kullanılmıştır. Oysa “sadaka” cümlesi hep “Allah yolunda harcamalar” anlamında kullanılır. Sadaka cümlesi özünde doğrulama manasına sahiptir. Allah yolunda oluşan harcamaların, Allah'ın hükümlerine inanmanın ve bu hükümleri doğrulamanın bir neticesi olması, “sadaka” kelimesinin bu kökten türemesine neden olmuş olabilir.
“Zekât” cümlesi ise temizlenme manasındadır. Kuran'da zekât cümlesi “sahip olunan değerlerden başkalarına vererek temizlenme” manasında kullanılır. Yani 9Tevbe Suresi ve 103. Ayette “sadaka vermenin”, “temizlenme” yani “zekât” olduğunu anlaşılır. Sadakayı zekâtı aynı tutan bu anlayış kadar, zekâtı daha geniş anlamlı olup, özellikle sadakayı oluşturan bir kavram olarak da düşünen bir anlayış da geliştirebiliriz. Bu anlayışa göre zekât, var olan bütün imkânlardan vererek temizlenmeyi gerektirir. Yani şahıs mallardan vererek zekât vazifesini yerine getirebileceği gibi, var olunan bilgisinden başkalarını faydalandırmakla da zekât görevini yerine getirmiş olur. Kuran var olduğumuz mallardan, maddi değerlerden kimlere vereceğimizi şu ayetleriyle açıklar: yakınlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, özgürlüğe kavuşma gayretindekilere veren.
" } ] }